şair kimdir???
1 sayfadaki 1 sayfası
şair kimdir???
Herşeyin bilgi üzerine kurulduğu, post-modernizmin hayatımızın her noktasını etkisi altına aldığı şu devirde,gözlerimizi açıp etrafımıza baktığımızda; insanların çoğunun “ ben şairim”diye dolaştığını görmemiz pek mümkündür. Bakınız medyaya, gidiniz dinletilere,açıp inceleyin internet sitelerindeki şiirleri ve dinleyiniz çevrenizdeki insanları,hemen hemen herkes kendini bir “üstat ”ya da “ulaşılmaz bir şair” olarak görüyor.
Oysaki, bir işin erbabı olmak hiç de sanıldığı kadar kolay değildir; hele hele şair olmak , kanaatimce en zor iştir. Öyle üç-beş şiir yazmakla, birkaç kitap çıkarmakla olacak amiyane bir iş değildir şair olmak. Belli başlı özellikleri şahsiyetimizde bulundurmadan, ilk başta da dil ve kelimeler üzerinde çalışma azmine sahip olmadan şair olamayız; olsak olsak kimse alınmasın ama müteşair oluruz.
Peki kimdir şair? Bu özellikler nelerdir? İnsanların çoğu neden şiir yazar veya okurlar? Ne zaman şair oluruz?
Bir kere şunu bilmek lazım, geçmişten bugüne şiirle uğraşanların üzerinde hem fikir olduğu bir şiir tanımının olmaması, şiiri ve de buna bağlı olarak şairliği en zor sanat dalı haline getirmiştir. Doğal olarak tarifi herkes tarafından kendince yapılan bir işin de oldukça çok üstadının olması normaldir (!).
Şairin şiire bakış açısının, sosyal ve siyasi yönleri özellikle de toplumu göz ardı etmeden, doğrudan sanatla ilgili olması gerekir. Şiir, hiçbir kurumun, hiçbir ideolojinin ve hiçbir grubun bir propaganda aracı olmamalıdır. Yetenek mefhumu, şairlik için elzem olması yanında tek başına da yeterli değildir. Çevremdeki çoğu yetenekli gencin veya insanın, duygu ve düşüncelerini belli bir kompozisyon ve biçim içine oturtmadan hatta hiçbir estetik kaygı gütmeden şiir yazdığını gördükçe; şiirin ve şairliğin insanlarımıza iyi öğretilmediğini, eğitim ve öğretim kurumlarının bu konuda yetersiz kaldığını ve bu noktada toplum bilincinin de çok zayıf kaldığını söyleyebilirim. Elbete ki bunda tek suçlu olarak insanlarımızı görmüyor; şiiri ciddiye almayan bir neslin yetişmesinde ilk önce, onları doğru bilgilerle donatamayan öğretmenleri sonra geleneğin devamını yaptıkları icraatla sağlıklı yürütemeyen siyasileri ve yaptıkları araştırmalarla, yazdıkları kitaplarla toplumu bilinçlendiremeyen akademisyenleri ve yazarlarımızı bu sonuca ulaşmamızdan dolayı sorumlu görüyorum. Aslında suç, toplumun bir kesimi hariç her katmanında var; suçsuz olanlar ise gerçekten şair olanlardır.
İlk önce şiiri ciddi bir iş olarak görmek lazım. Şiiri, sadece aşık olduğumuz anlarda, duygulandığımızda veya içimizden geçenleri anlatma ihtiyacı hissettiğimiz zamanlarda kullanırken, onu bütünlük arzeden estetik bir biçim içinde düşünmeli,aklımıza geldiği gibi yazdığımız mısraların ancak üzerinde uğraşırsak şiir olabileceği bilincine varmalıyız.
Eğitimi alınmadan veya bir iş iyice öğrenilmeden ortaya çıkan eserin güzel olması, tesadüflere bağlıdır. Şiirde anlatılan kadar, anlattıklarımızın mısralara dökülürken etkileyici bir üslupla birleştirilmesi de önemlidir. Şiiri şiir yapan ve onu güzel kılan sadece konu değildir. Şiir sanıldığı gibi basit bir sanat dalı olsaydı; günümüzde ya da her devirde sayılamayacak kadar çok şairin yetişmesi ve hepsinin de çağımızda meşhur bir şair olarak okunuyor olması lazım gelmez miydi? Oysaki, şair diye anılanların azlığı ile yaşadığı devirde şair diye tanınanların çokluğu arasında ters bir orantı vardır.
Şiir kitabı sahibi olmak insanları şair yapmaz. Eserlerin belli bir yerde toplanması tabi ki gerekli olandır; ancak şiirler belli bir olgunluğa erişmeden okuyucu önüne çıkarılırsa, hele bir de – geriye dönüşü olmayan bir yol olan – kitaba girerse, ham meyvenin dalından koparıldığı andaki tat okuyucuya ulaşabilir. Kitap çıkarma hususunda acele etmemek ve eserlerin tekamüle ermesini beklemek lazımdır.
Yetenek olmadan güzel sözler, hayaller ve söylemler üretmek çok zordur; fakat kabiliyetimiz olduğu halde bunu nasıl kullanacağımızı öğrenemezsek, kapasitemizin tamamını kullanamayız. Her iyi ve hızlı koşan insandan nasıl iyi atlet olmazsa, Türkçe konuşan ve yazan her kişiden de iyi bir şair olmayacağı muhakkaktır. Atletler nasıl nefeslerini ve enerjilerini iyi kullanmayı teknikleriyle öğreniyorlarsa, şairlerinde,özellikle kullandıkları dilin inceliklerini iyi bilmeleri, milli kültürü tanımaları,geçmişteki şiir örneklerini iyi tahlil etmeleri ve araştırmaya dayalı bir yapı içinde müşahade yeteneklerini geliştirmeleri gereklidir.
Şair, şiirin peşinde yılmadan, yorulmadan mütemadiyen koşan adamdır. Yazdığı hem ses hem de mana itibariyle kulağa ve akla hoş gelen insandır; ancak bunları yapabilmek için şairin dalıyla ilgili belli bir bilgi birikimine sahip olması icap eder. Yoksa şairlik ne aşkımızın serenadı ne de aklımıza o an gelenlerin ardı ardına sıralanmasıdır. Unutmayınız ki, dili ve kültürü kullanan sanat dallarıyla uğraşanlar, tam yeterliliğe sahip olmadan eser vermeye kalkarsa, iyi niyetle yapılan bu iş dil açısından ağır sonuçlar doğurabilir. Sözlerim yanlış anlaşılmasın; çocuklarımız, gençlerimiz ve insanlarımız şiir yazmasın demiyorum. Şiirde malzeme olarak kullanılan güzel Türkçemiz hususunda dikkatli olunması gerektiğini hatırlatıyor ve şiirin tahminlerinizin de ötesinde ciddi bir iş olduğunu söylüyorum.
Evrensel ve milli kültür sanatçı tarafından hazmedilmezse, şair olunamaz. Sadece serbest tarzı biliyorum sanarak şiir yazmak da insanı şair yapmaz. Günümüzdeki birçok şairi – şiirlerini sadece serbest olarak yazanları kastediyorum- teknolojinin bu kadar geliştiği şu çağda, hala karasabanla tarla sürmeye çalışan çiftçilere benzetiyorum; çünkü diğer formları bilmeden ve bazı teknikleri kullanmadan serbest şiirde başarılı olacaklarını sanmaları bir hayal olmaktan öteye geçemez. Şair denilen kişi, Türk şiirinin geleneğini ve şiirlerde kullanılan üç formu da ( hece,aruz,serbest ) iyi bilen, nazım şekillerini tanıyan ve tercihine göre şiirlerini istediği formda kurma serbestliğine sahip olan kişidir.
Şair, devamlı bir araştırma ve deneme içersinde olan,mısralarındaki duygu, düşünce ve hayallerin nasıl daha etkileyici anlatılabileceği endişesi içinde hareket eden adamdır. Unutmayınız ki, Türk edebiyatı içinde şair diye tanınmış ve şiirleriyle hafızamızda yer etmiş sanatçılardan hiç birisi kendisini tam olarak “şair” kabul etmemiştir. Sanatın ne olduğunu anlamış, onu özümsemiş ve doğasını öğrenmiş bir sanatkar için, “ben şairim” diyebilmek cesaret ister."
Oysaki, bir işin erbabı olmak hiç de sanıldığı kadar kolay değildir; hele hele şair olmak , kanaatimce en zor iştir. Öyle üç-beş şiir yazmakla, birkaç kitap çıkarmakla olacak amiyane bir iş değildir şair olmak. Belli başlı özellikleri şahsiyetimizde bulundurmadan, ilk başta da dil ve kelimeler üzerinde çalışma azmine sahip olmadan şair olamayız; olsak olsak kimse alınmasın ama müteşair oluruz.
Peki kimdir şair? Bu özellikler nelerdir? İnsanların çoğu neden şiir yazar veya okurlar? Ne zaman şair oluruz?
Bir kere şunu bilmek lazım, geçmişten bugüne şiirle uğraşanların üzerinde hem fikir olduğu bir şiir tanımının olmaması, şiiri ve de buna bağlı olarak şairliği en zor sanat dalı haline getirmiştir. Doğal olarak tarifi herkes tarafından kendince yapılan bir işin de oldukça çok üstadının olması normaldir (!).
Şairin şiire bakış açısının, sosyal ve siyasi yönleri özellikle de toplumu göz ardı etmeden, doğrudan sanatla ilgili olması gerekir. Şiir, hiçbir kurumun, hiçbir ideolojinin ve hiçbir grubun bir propaganda aracı olmamalıdır. Yetenek mefhumu, şairlik için elzem olması yanında tek başına da yeterli değildir. Çevremdeki çoğu yetenekli gencin veya insanın, duygu ve düşüncelerini belli bir kompozisyon ve biçim içine oturtmadan hatta hiçbir estetik kaygı gütmeden şiir yazdığını gördükçe; şiirin ve şairliğin insanlarımıza iyi öğretilmediğini, eğitim ve öğretim kurumlarının bu konuda yetersiz kaldığını ve bu noktada toplum bilincinin de çok zayıf kaldığını söyleyebilirim. Elbete ki bunda tek suçlu olarak insanlarımızı görmüyor; şiiri ciddiye almayan bir neslin yetişmesinde ilk önce, onları doğru bilgilerle donatamayan öğretmenleri sonra geleneğin devamını yaptıkları icraatla sağlıklı yürütemeyen siyasileri ve yaptıkları araştırmalarla, yazdıkları kitaplarla toplumu bilinçlendiremeyen akademisyenleri ve yazarlarımızı bu sonuca ulaşmamızdan dolayı sorumlu görüyorum. Aslında suç, toplumun bir kesimi hariç her katmanında var; suçsuz olanlar ise gerçekten şair olanlardır.
İlk önce şiiri ciddi bir iş olarak görmek lazım. Şiiri, sadece aşık olduğumuz anlarda, duygulandığımızda veya içimizden geçenleri anlatma ihtiyacı hissettiğimiz zamanlarda kullanırken, onu bütünlük arzeden estetik bir biçim içinde düşünmeli,aklımıza geldiği gibi yazdığımız mısraların ancak üzerinde uğraşırsak şiir olabileceği bilincine varmalıyız.
Eğitimi alınmadan veya bir iş iyice öğrenilmeden ortaya çıkan eserin güzel olması, tesadüflere bağlıdır. Şiirde anlatılan kadar, anlattıklarımızın mısralara dökülürken etkileyici bir üslupla birleştirilmesi de önemlidir. Şiiri şiir yapan ve onu güzel kılan sadece konu değildir. Şiir sanıldığı gibi basit bir sanat dalı olsaydı; günümüzde ya da her devirde sayılamayacak kadar çok şairin yetişmesi ve hepsinin de çağımızda meşhur bir şair olarak okunuyor olması lazım gelmez miydi? Oysaki, şair diye anılanların azlığı ile yaşadığı devirde şair diye tanınanların çokluğu arasında ters bir orantı vardır.
Şiir kitabı sahibi olmak insanları şair yapmaz. Eserlerin belli bir yerde toplanması tabi ki gerekli olandır; ancak şiirler belli bir olgunluğa erişmeden okuyucu önüne çıkarılırsa, hele bir de – geriye dönüşü olmayan bir yol olan – kitaba girerse, ham meyvenin dalından koparıldığı andaki tat okuyucuya ulaşabilir. Kitap çıkarma hususunda acele etmemek ve eserlerin tekamüle ermesini beklemek lazımdır.
Yetenek olmadan güzel sözler, hayaller ve söylemler üretmek çok zordur; fakat kabiliyetimiz olduğu halde bunu nasıl kullanacağımızı öğrenemezsek, kapasitemizin tamamını kullanamayız. Her iyi ve hızlı koşan insandan nasıl iyi atlet olmazsa, Türkçe konuşan ve yazan her kişiden de iyi bir şair olmayacağı muhakkaktır. Atletler nasıl nefeslerini ve enerjilerini iyi kullanmayı teknikleriyle öğreniyorlarsa, şairlerinde,özellikle kullandıkları dilin inceliklerini iyi bilmeleri, milli kültürü tanımaları,geçmişteki şiir örneklerini iyi tahlil etmeleri ve araştırmaya dayalı bir yapı içinde müşahade yeteneklerini geliştirmeleri gereklidir.
Şair, şiirin peşinde yılmadan, yorulmadan mütemadiyen koşan adamdır. Yazdığı hem ses hem de mana itibariyle kulağa ve akla hoş gelen insandır; ancak bunları yapabilmek için şairin dalıyla ilgili belli bir bilgi birikimine sahip olması icap eder. Yoksa şairlik ne aşkımızın serenadı ne de aklımıza o an gelenlerin ardı ardına sıralanmasıdır. Unutmayınız ki, dili ve kültürü kullanan sanat dallarıyla uğraşanlar, tam yeterliliğe sahip olmadan eser vermeye kalkarsa, iyi niyetle yapılan bu iş dil açısından ağır sonuçlar doğurabilir. Sözlerim yanlış anlaşılmasın; çocuklarımız, gençlerimiz ve insanlarımız şiir yazmasın demiyorum. Şiirde malzeme olarak kullanılan güzel Türkçemiz hususunda dikkatli olunması gerektiğini hatırlatıyor ve şiirin tahminlerinizin de ötesinde ciddi bir iş olduğunu söylüyorum.
Evrensel ve milli kültür sanatçı tarafından hazmedilmezse, şair olunamaz. Sadece serbest tarzı biliyorum sanarak şiir yazmak da insanı şair yapmaz. Günümüzdeki birçok şairi – şiirlerini sadece serbest olarak yazanları kastediyorum- teknolojinin bu kadar geliştiği şu çağda, hala karasabanla tarla sürmeye çalışan çiftçilere benzetiyorum; çünkü diğer formları bilmeden ve bazı teknikleri kullanmadan serbest şiirde başarılı olacaklarını sanmaları bir hayal olmaktan öteye geçemez. Şair denilen kişi, Türk şiirinin geleneğini ve şiirlerde kullanılan üç formu da ( hece,aruz,serbest ) iyi bilen, nazım şekillerini tanıyan ve tercihine göre şiirlerini istediği formda kurma serbestliğine sahip olan kişidir.
Şair, devamlı bir araştırma ve deneme içersinde olan,mısralarındaki duygu, düşünce ve hayallerin nasıl daha etkileyici anlatılabileceği endişesi içinde hareket eden adamdır. Unutmayınız ki, Türk edebiyatı içinde şair diye tanınmış ve şiirleriyle hafızamızda yer etmiş sanatçılardan hiç birisi kendisini tam olarak “şair” kabul etmemiştir. Sanatın ne olduğunu anlamış, onu özümsemiş ve doğasını öğrenmiş bir sanatkar için, “ben şairim” diyebilmek cesaret ister."
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz